Bir Küçük Endülüs Hikayesi
Haziran ayı gelmeden hepimizin içinde bir kıpırtı başlar ya. O zaman başlar işte yazın neşesi ve bize getireceği mutluluklar.
Nereye gitsek diye düşünürken birden aklıma geldi : Endülüs. Ortaokul zamanından bu yana pek de kullanmadığım ve kulak arkası ettiğim bir sözcüktü. Tarih derslerinden anımsadığım ve İslamiyet'in en şaşalı dönemlerini yaşadığını bildiğim bir coğrafya.
Daha sonra derinlemesine okuma ve inceleme fırsatım oldu. 2 aile ve 3 yaşlarında 2 çocukla acaba nasıl bir iklime ve coğrafyayı deneyimleyecektik? (bkz.çocuklar)
Oteller, şehirler, caddeler, restaurantlar, plajlar, müzeler ve meydanlar...Sayısız kaynaktan, sayısız insandan okunan hepsi birbirinden keyifli hikayeler.
Rotamızı (Malaga - Marbella - Granada - Sevilla - Malaga) olarak belirledikten ve otel,müze rezervasyonları tamamlandıktan sonra Ağustos ayının 24'ünü beklemeye başladık. 7 gece kalacağımız bir tur planladık. THY seferiyle Malaga uçağına atladık. Aracımızı da havalimanından aldıktan sonra düştük otel yoluna. Şehir merkezindeki otelimizle havalimanı seyahat süremiz 30 dakikayı geçmedi.
Otelimize yerleştikten sonra; turumuz başladı. Şunu söyleyebilirim ki sakin, dingin tam bir yaz şehri Malaga. Kimsenin sınıf ayrımı yaptığını, birbirine ters bakış attığını dahi görmedim. Yabancı dil konusunda çok iyi olduklarını söyleyemem ama anlaşıyoruz bir şekilde.
Güzel ve şirin meydanları olan, dar sokaklarda insanların keyifle alışveriş yaptıkları ve churros (!!) yedikleri mekanlar var.
Churros için ayrı bir paragraf yazmalıyım. Bizim lokma tatlımıza benzeyen ama şekersiz olarak tüketilen çıtır bir hamurlu tatlı. Tabii ki tatlısız olmaz diyorsanız yanına bir fincan sıcak çikolata isteyebilirsiniz. Bu arada aşırı yağlı bir tatlı da değil. Ben çok beğendim ve 4 gün içinde 2 kere aynı mekanda Churros dipledim sıcak çikolata fincanının içine. (bu lezzetli atıştırmalık için Casa Aranda'yı tavsiye ederim.)
Yaz ayı (40 derece sıcaklık) ve çocuklarla olduğumuzdan 2 günümüzü sahilde geçirdik. Hiç de fena olmayan bir kumsala sahip. Şemsiye ve şezlong kiralayabilir ve denizin tadını çıkarabilirsiniz. Muazzam bir deniz beklememek de fayda var. (Yunanistan tatilimizi okursanız orada denizi anlatacağım.)
Marbella kentini de görmeden dönmeyelim dedik. Yaklaşık 1 saat araçla gittikten sonra şehre ulaştık. Havanın da pek iyi olmadığını ancak denize girdiğimizi belirtmeliyim. Marbella tam bir sahil şeridine yayılmış otelleri olan bir yer. Şu kadarını söyleyebilirim Alanya buradan daha güzel ve tarihi olan bir şehir.
Malaga'da son günümüz olan Pazartesi günü yerel pazara (Mercado da Atarazanas) gittik. Ben bayılıyorum böyle yerlere. Hem yerel ürünleri bulabiliyorsunuz hem de o yörenin halkının ne yediğini, nasıl yaşadığını hayalleyebiliyorsunuz. Sebze, meyve dükkanları, şarküteriler, kasaplar ve sonunda sıcak satış noktaları yani tapas (meze) dükkanları.
Malaga'da tapas yiyip (her mekan birbirine benzer ve fiyatları yakın), sangria'ları dipledikten sonra durağımız sarayıyla ünlü Granada oldu. Elhamra Sarayı mimarisiyle ve işçiliğiyle göz kamaştırıyor. Ben çok mimari ve estetik konusunu pek beceremem ama tarihi hissedebiliyorsunuz.
Sonraki durağımız flamenko dansıyla ünlü şehir Sevilla oldu. Burası Malaga'ya oranla daha büyük bir şehir. Ulaşım için bisiklet kullanımı da revaçta. Her yerde bilgilendirme yazıları, bisiklet turlarıyla ilgili bilgiler mevcut.
Güzel meydanları ve parklarıyla keyifli bir seyahat rotası Sevilla. Bence buraya ayrılması gereken süre 2 günü geçmemeli. 1 gece mutlaka Flamenko gösterisi izlenmeli, Sevilla Katedrali ziyaret edilmeli. Parklarda özellikle Plaza de Espana'da vakit geçirilmeli.
Şehir meydanlarından açılan sokaklara girilip kaybolunmalı. Yeni mahalleler, meydancıklar ve yerel halkın yaşadığı, soluk aldığı butik yerleri keşfetmeli. Sanki orada yaşıyormuşcasına hissetmeli.
Uzun lafın kısası; bizim için ve hatta çocuklar için de çok çok keyifli bir gezi oldu Endülüs. Eğer seyahat planlıyorsanız; mutlaka bir göz atın derim.
Keyifli gezmeler ;)