Yol Ayrımı
Bir Şener Şen ve Yavuz Turgul buluşması daha...Tabi ki büyük heyecan duyarak gidilen bir başka film. Belki de bu beklenti aradığım şeyi bulamama neden olan şey. Aslında haksızlık etmek istemiyorum. Hikaye 'anı yaşa' mottosunu çok da net bir şekilde bize aktarıyor.
Huysuz, gergin ve zengin bir işadamının inanılmaz bir dönüşümü diye de nitelendirebiliriz. Ailesini, şirketini bir kenara koyarak yeni bir hayata geçiş yapan bir güzel insan hikayesi...
Sevimli bir aile fotosu olduğuna kimsenin kuşkusu yoktur herhalde :)
Hepimiz hayatın koşuşturmacası içinde birçok şeye zaman ayıramıyoruz. İhtiras ve hırs içinde bir başkasının üstüne basarak yükselmeyi de marifet sayıyoruz. Aslında ben bunu şu şekilde betimlemek istiyorum : 'Trafikte arkanızdaki aracın sizi binbir hile yaparak geçmesi gibi'. Diğerlerini hiçe saymak ve bunu yaparken büyük bir zevk almak günümüz insanın bence en büyük defosu.
Filmin sonuna sürpriz sayılacak bir gizli kahraman eklenmiş. Kesinlikle bir spoiler vermiyorum, merak etmeyin. Sadece sempatik, minicik bir şey : bisiklet. Daha fazla detay vermeyeceğim ama spor aşkını vurgulaması adına fazlasıyla sevindim.
Son olarak; hayatın anlamsızlığına bir başka vurgu olarak eklenen Rutkay Aziz'in (bence filmin en iyi oyuncusu) bize hatırlattığı ve bana öğrettiği bu muhteşem şiir :
Anlar
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar.Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ÖLÜYORUM.... Arjantin-1985
Jorge Luis Borges